bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      iyi tarihçidir. dellenmelerini severim. ahaha
      0benim bildiğim bu adam tarihçi değil gazeteciydi. bir kaç yayında'' ben tarihçi değilim gazeteciyim '' dediğini hatırlıyor gibiyim. - bilgili gibiyim 08.11.2016 23:41:16 |#2979199
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aslen tarihçi falan değildir daha düne kadar tarih benim hobim ben tarihçi değilim diyordu tarih programı yaptı inşaallah daha fantastik hobiler edinmez
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tarihi birincil kaynaklardan, doğru ve güzel şekilde anlatan nadir tarihçilerden.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      objektif bir tarihçi. enver paşa'yı anlatan "enver" adlı kitabını tavsiye ederim.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bi program yapsa da izlesek yav
    6. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      o sesle bile kendini dinlettirebiliyorsun ya helal olsun. adam gibi adam.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      genel olarak yorumlara baktım ve yanlış bilinen şey murat bardakçı bir gazetecidir. iyi bir araştırmacı-gazeteci. tarih bilgisi ve birikimi muazzamdır. izlediğim programda kendisi söylemişti. ilber ortaylı, celal şengör gibi isimler ile yapılan bir programdı.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu adam daha çok objektif olduğu için pek bir tarafta durmuyor o yüzden çok seveni yok.
    9. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gazetecidir , tarih hobisidir nasıl bir hobiyse maşallah adam uçmuş
    10. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      %50 fatih altaylı %50 ilber ortaylı hibriti,hobi olarak tanbur çalan kemik gözlüklerini sevdiğim araştırmacı,sigarayı bırakmayı düşünüyor mu acaba ?
    11. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tarihin arka odası gibi televizyon tarihinin en iyi programlarından birini yapmıştır yıllarca ayrıca şahbaba adlı kitabı çok iyidir
    12. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ramazan ayında programı sahur vaktine denk geldiği için çekinmeden ekranların karşısında yemeğini löpür löpür götüren adam gibi adam
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mevlana'ya ait olarak öğrendiğimiz "ne olursan ol, yine gel" sözünün mevlana'ya ait olmadığını , başka bir şaire ait olduğunu, günümüzde bize aksettirildiği gibi mevlana'nın hoşgörü , sevgi insanı olmadığını savunan gazeteci/tarihçi. link
      1#1127567 hakkıdır önceden ben de belirtmiştim sözlükte. - devriksekiz 30.04.2017 20:39:27 |#3351796
    14. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "galiba unuttuk türk parası dolar değil liradır" başlıklı yazısıyla gözümdeki imajını neredeyse yok eden gazeteci. muratçım galiba sen de türkiye'nin aldığı nefesi bile ithal ettiğini unuttun? yoksa böyle saçma bi yazı için vakit bile harcanmaz. dolarda yaşanan her artış sonrası, vatandaşın boğazına sarılmasa hükûmet, piyasa yine aynı kalsa tamam hak vereceğim de bu şartlarda maalesef "elin conisinden bize ne lan" içerikli bu yazı, iş görmez. iş görmesi için gideceksin almanya'ya "galiba unuttuk almanya'nın para birimi dolar değil euro'dur" adlı yazı yazacaksın. burada sökmez.
    15. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      allah aşkına bi boğazını temizle be hocam. 2 kültürlenicem diye 2 saattir o iğrenç sesine mağdur kaldım. hatta gel o balgamı boğazıma at da ben de rahatliyim sen de. hayır karşındaki taş gibi kadından utan bari.
    16. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bu ülkeye sorgulama yeteneği olan gençler lazım. çeyizi kitapları olan kadınlar ile evlenin kardeşim. böyle bir nesli ancak kadınlar yetiştirir."
      1i̇lber hocamdan etkilenmiş pirim kasıyor:)) - kara12 13.01.2019 21:32:47 |#3748430
    17. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      26.09.2018 tarihli "ağaçkakan "felsefe türkçesi"ni işitecek olsa hasedinden çatır çatır çatlar!" köşe yazısı okumaya değerdir; --- spoiler --- önce şu güzel, zarif, âhenkli, tantanalı, mânâlı, füsunlu, iç gıcıklayıcı, vesaireli şâheser ifâdeleri okuyup hatmederek türkçemizi geliştirelim: "...söylenmiş olanlar usun ereksel etkinlik olduğu söylenerek de anlatılabilir. sözde bir doğanın yanlış tanınmış düşüncenin üzerine yükseltilmesi, ve herşeyden önce dışsal erekselliğin yadsınması genel olarak erek biçiminin saygınlığına gölge düşürmüştür. gene de, aristoteles'in de doğayı ereksel etkinlik olarak tanımladığı anlamda, erek dolaysız ve dingin olandır, devimsizdir ki öz-devimlidir, ve böylece öznedir. onun devinme kuvveti, soyut olarak alındığında, kendi-için-varlık ya da arı olumsuzluktur. sonuç başlangıç olanla aynıdır, çünkü başlangıç erektir; ya da, edimsel olan kendi kavramı ile aynıdır, çünkü dolaysız olan, erek olarak, 'kendi'yi ya da arı edimselliği kendi içinde taşır. yerine getirilmiş erek ya da varolan edimsel ise devim ve açınmış 'oluş'tur; ama tam olarak bu dinginliksizlik 'kendi'dir; ve 'kendi' başlangıcın o dolaysızlık ve yalınlığı gibidir, çünkü sonuçtur, kendi içine geri dönmüş olandır, – kendi içine geri dönmüş olan ise yalnızca 'kendi'dir ve 'kendi' kendisi ile bağıntılı özdeşlik ve yalınlıktır". "...edim ancak içsel olarak benim tarafımdan belirlenmişse benim amacım ve niyetimdir. edimde yalnızca bildiğim sonuçlardan sorumlu olmam amaçtan niyete geçiş kıpısını oluşturur. amaçta sonuçlar konusunda sorumluluğum ikircimli kalabilir. niyet ise eylemin ortaya çıkardığı sonuçların bilinçli olarak bana ait olduğunu gösterir. amaç eylemin üzerinde etkili olduğu belirli-varlıkta birçok sonuç getirebilir. bunlardan hangisinin benim sorumluluğumda olduğunu niyet belirler. niyet kavramsal olarak amaçta kapsanır, ve niyet de bir amaçtır. ama niyeti amaçtan sonuçlardaki 'bilme hakkı' açısından ayrılır. bu nedenle çocuklar, budalalar, deliler vb. durumunda hesap verme yeteneği dikkate alınır. (niyette amacın kıpı olarak kapsanması iki sözcük aralasındaki semantik benzerliği açıklar.) amacın tüm sonuçları bana saltık olarak değil, göreli olarak yüklenebilir. bu niyet için böyle değildir. niyet saltık olarak bana aittir. biri insan öldürmüş olabilir, ve hiç kuşkusuz bunu amaçlamıştır. ama gene de burada dışsal edimin amacından ayrı olarak yakın zamanlarda 'güdü' denilen şey aranır, çünkü güdü bilinçli olduğu düzeye dek niyettir. amaç karşısındaki bütün belirli-varlığın yalnızca tek bir noktasında etkili olmakla aynı zamanda bütünün kendisi üzerinde etkili olur. amacın hedeflediği tikel nokta kendini evrensel olarak gösterir, çünkü dizgesel bir bütündeki tikellik olmakla o denli de bütün bir evrensel ile bağıntılıdır, kendinde evrenseldir". "...tin şimdiye değin içinde varolduğu ve imgelediği dünya ile bozuşmuştur ve onu geçmişe gömme düşüncesini taşımaktadır. bundan böyle kendi dönüşümünün emeği içindedir. hiç kuşkusuz hiçbir zaman dinginlikte değildir, tersine her zaman ilerleyen devimi kavramıştır. ama nasıl çocukta uzun dingin bir beslenmeden sonraki ilk soluk o salt nicel gelişimin dereceliliğini kırarsa -nitel bir sıçrama ve çocuk şimdi doğmuştur oluşumu içindeki tin de öyle yavaş ve usulca yeni şekline doğru olgunlaşır". "...tikellik ilkin genelde istencin evrenseline karşı belirli birşey olarak öznel gereksinimdir ki, nesnelliğine, e.d. doyumuna (a) şimdi başkalarının gereksinim ve istençlerinin eşit ölçüde mülkiyeti ve ürünü olan dışsal şeylerin aracılığı ile, ve (b) öznellik ve nesnellik yanlarını dolaylı kılan etkinlik ve emek aracılığı ile erişir. emeğin ereği öznel tikelliğin doyumu olduğu için, ama başkalarının gereksinimleri ve özgür özençleri ile ilişkide evrensellik kendini geçerli kıldığı için, bu ussallık görünüşü bu sonluluk alanında anlaktır, irdelemede herşeyin gelip dayandığı yandır ve bu alanın kendisinin içersindeki uzlaştırıcı öğeyi oluşturur". "...bilginin bilim olmasının iç zorunluluğu onun doğasında yatar ve bunun doyurucu açıklaması ancak felsefenin dizgesel betimlenişinin kendisidir. dış zorunluluk ise, kişiden ve bireysel güdülerden gelen olumsallık bir yana bırakılarak genel bir yolda anlaşıldığı ölçüde, iç zorunluluk ile aynıdır, ya da,başka bir deyişle, zamanın kendi kıpılarının belirli varlığını sergileyiş şeklinde bulunur. felsefenin bilim düzeyine yükseltilmesi zamanının geldiğini göstermek öyleyse bu amacı güden çabanın biricik gerçek aklanışı olacaktır, çünkü bunu yapmak amacın zorunluluğunu tanıtlayacak, üstelik aynı zamanda onun yerine getirilmesi olacaktır". "...gerçek bütündür. bütün ise ancak kendi gelişimi yoluyla kendini tümleyen özdür. saltık üzerine söylenmesi gereken onun özsel olarak sonuç olduğu, gerçekte ne ise ancak erekte o olduğudur; ve doğası, e.d. edimsel, özne, ve kendisinin kendiliğinden oluş süreci olmak tam olarak bunda yatar". "...koşulsuz buyruk, pratik aklın özerkliğinin, yani akılsal istencin kendisi yoluyla belirlenmesinin anlatımı olmalıdır. evrensel olarak geçerli bir yasa olmalıdır. istenç ancak ona kendisi tarafından verili bir yasayı gerçekleştirdiğinde özerktir. koşulsuz buyruk itkilere, güdülere göre değil düzgülere/maximlere göre ve akılsal olarak isteyen tüm insanlar için evrensel yasama olacak şekilde, eylememiz gerektiğini söyler. KENDİSİNDEN EYLEDİĞİN DÜZGÜ/MAXİM İSTENCİN YOLUYLA EVRENSEL BİR DOĞA YASASI OLACAKMIŞ GİBİ EYLE”. "...özgür ve gerçek düşünce kendi içinde somuttur ve böylece ideadır; ve bütün bir evrenselliği içinde ise genelde idea ya da saltıktır. bunun bilimi özsel olarak dizgedir, çünkü somut olarak gerçek yalnızca kendini kendi içinde açındırarak ve birlik içine getirip bir arada tutarak, e.d. bütünlük olarak vardır ve ancak ayrımların ayırt edilmeleri ve belirlenmeleri yoluyladır ki bütünlüğün zorunluluğu ve bütünün özgürlüğü olanaklıdır”. TALEBEYİ ALLAH KORUMUŞ! hiçbirşey anlamadınız değil mi, vallahi ben de anlamadım! peki, saksağanı yahut ağaçkakanı bile kıskandırıp "ben niçin böyle takırdayamıyorum?" dedirtecek derecede hırıltılarla dolu bu ifadeler neyin nesidir biliyor musunuz? felsefe türkçesi imiş!... türkçe olduğu iddia edilen bu cümlelerden bazılarını üniversitelerimizdeki felsefe bölümlerinin ders notlarından, bir kısmını da felsefî yayınlardan aldım... haberlere göre üniversitelerin felsefe bölümlerine yapılan başvurular ülke çapında yüzde 56 oranında azalmış, bunun üzerine bazı bölümlerin kapanması ihtimali başgöstermiş ve felsefe hocaları feryad ü figan ediyorlarmış... üniversitelerin en işe yaramaz bölümünün bile kapanacak olması tabii ki üzüntü verecek bir hadisedir ama maalesef söylemeden edemeyeceğim: öğrenciyi "ders" niyetine böyle gevelemelere mahkûm olmaktan allah korumuş allah! --- spoiler --- ayrıca; (bkz: bu metin bilin bakalım nedir) not: (bkz: yeni lisan)
    18. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Söz konusu video Murat Bardakçı: Anadolu misafir ülkesidir, bu misafirlerin hepsi ev sahibi olmuştur. Fatih Altaylı: Yani sonunda buranın sahibi Suriyeliler olacak. Murat Bardakçı: Biz de olduk. Evet. Türkiye budur. Amerika da böyle oldu. Bir de Afganlar bize din bakımından en yakın olanlarıdır. ülkeye format atmak şart oldu
    19. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ekşi sözlük'ün kapatılmasını desteklemesine şaşırdım. aslında kendi açısından pek de haksız sayılmaz. çünkü geçen gün belirttiğim gibi, ekşi'de kişilere edilen hakaretleri sadece kişiler veya onların avukatı vb. şikayet edebiliyor. sonrasında silerlerse silerler. bu esnada tüm hakaret ve iftiralar belki de yıllarca yayında kalıyor. oldu ki silindi, sonrasında tekzip vb. yapılmıyor. ekşi'nin bu sorunu halledebilecek maddi-manevi gücü var. ileri vadede biz böyle bir sorunla karşılaşırsak nasıl hallederiz, valla bilmiyorum. bardakçı'nın yazısı için; https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/3569252-eksi-sozluk-sadece-kgit-uzerinde-kapatildi-kufurler-ve-hakaretler-girla-gidiyor